Cevap: Musannif rahimehullah bu risâlede geçen yedi asıldan beşincisini zikrediyor.
Bu da: Ölümden sonraki ru'yeti ikrâr etmektir. Yani, kulun rabbini yalnızca ölümünden sonra görebileceğine i'tikâd etmesidir. Bu cümlede iki şey söz konusudur: Bunların ilki, Allah'ın dünyâda görülmesinin iptâli, Allah'ın dünyâda görülmesinin iptâli; diğeri de Allah'ın âhirette görüleceğine îmândır. Allah'ın âhirette görüleceğine îmândır.
Nitekim Nebî sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: "Bilin ki sizden birisi ölene dek rabbini göremeyecektir." "Bilin ki sizden birisi ölene dek rabbini göremeyecektir." Muslim rivâyet etmiştir.
Kulun ölümünden sonrası olması müstesnâ, Allah'ın görülebilmesinin hiçbir yolu yoktur. Ölümden sonra Allah'ın görülmesi ise iki türlüdür. Ölümden sonra, âhirette Allah'ın görülmesi iki türlüdür. Bunlardan biri: İkrâr ve ta'rîf ru'yesidir. İkrâr ve ta'rîf ru'yesidir.
Bu, mevkif alanında tüm mahlûkât hakkında gerçekleşecektir. Bu, mevkif alanında tüm mahlûkât hakkında gerçekleşecektir.
Konuyla âlâkalı hadîs Sahîhayn'da, Ebû Saîd el-Hudrî ve başkalarından gelmiştir. Diğeri ise: İn'âm ve teşrîf ru'yesidir. İn'âm ve teşrîf ru'yesidir. Allah'ın Kur'ân'da pek çok yerde zikrettiği kısım bu kısımdır. Ayrıca bir çok hadîste de vârid olmuştur.
İşte bu, mü'mînlere hâs olandır. Bu, mü'mînlere hâs olandır. Cennette vukû' bulacaktır.
Allah beni ve sizi oranın ehlinden kılsın.