«15/150»
«Kadın, kocasının yatağını mazeretsiz terk ederek sabahlarsa, melekler sabaha kadar o kadına lânet ederler.» (Müslim)
Kişiyi Küfre Düşüren Haller ve Haddin Uygulanması

Kişiyi Küfre Düşüren Haller ve Haddin Uygulanması - Şeyh Faysal b. Kazzâr el-Câsim

Cevap: Ey Allah'ın kulları! Her kim, dînde (küfür olduğu) zorunlu olarak bilinen ve (dînden çıkardığı) hakkında icmâ edilen bir küfre düşerse, artık bu kimsenin kâfir olduğuna i'tikâd etmek ve ondan uzak durmak vâcib olur. Tıpkı Allah'a ve rasûlüne söven yahut Mushaf'ı küçümseyen yahut Kur'ân'a ta'neden yahut Şerî'at ile hükmenin vâcib olduğunu inkâr eden yahut içki içmenin veya zinânın harâm olduğunu inkâr eden yahut beşerî hukuk sisteminin Kur'ân'a takdîm edilmesi gerektiğini iddia eden yahut pek azı müstesnâ sahâbenin tümünü tekfîr eden yahut Kur'ân'ın tahrîf edildiğini sanan yahut mu'minlerin annelerinin ırzlarına dil uzatan yahut hakkında küfür olduğu icmâ edilen ve (küfür olduğu) dînde zorunlu olarak bilinen bu gibi küfür amellerden herhangi birini işleyen kimsenin halinde olduğu gibi. Her kim bunların küfrü hakkında tevakkuf ederse, o da Allah azze ve celle'ye kafir olmuştur. İslâm ümmeti (bunların küfür olduğu hakkında) icmâ ettiğinden dolayı, ve yine bunların (küfür olduğu) dînde zorunlu olarak bilindiğinden dolayı; küfre sokan bu ameller, cehâletin kendisi sebebiyle asla kabûl edilmeyeceği husûslardır.

Ama buna kâil olan kimse, kişiyi küfre sokup İslâm dîninden çıkaran inanç, söz ve amelleri bilmemesi kendisinden tasavvur edilebilen biri ise, bu durumda bu kimsenin İslâm'dan çıkaran bazı husûsları bilmemesi garipsenmemelidir. Tıpkı İslâm'a yeni girmiş bir kimse gibi. Yahut (İslâm) beldelerinden uzak bir yerde veya uzak bir çöl kasabasında yaşayan bir kimse gibi. (Böyle bir kimsenin küfre sokan amelleri) bilmemesi mümkündür. Çünkü (ilim öğrenmeye imkan bulacağı) bir beldede yaşamamaktadır. Onun yanında ilim yoktur. Onun önünde ne (soru soracağı) bir âlim ne Kur'ân ne de Sünnet de vardır. Bu kimseler, velev ki bu gibi küfür sözlerinden birini söylesinler, küfürlerine hükmedilmez. Niçin? Çünkü bu gibi kimselerin câhil kalmaları tasavvur edilebilir. Bu yüzden, delîller kendilerine arzedilinceye kadar tekfîr olunmazlar. Ancak müslümanların arasında yaşayan, Kur'ân'ı ve Sünnet'i okuyan, sonra da kâilinin küfrü hakkında icmâ edilen, (küfür olduğu) dînde zorunlu olarak bilinen ve kişiyi küfre sokan bir şey yaparsa ya da söylerse, bu kimseye hüccet ikâme etmeye ihtiyaç yoktur. Çünkü hüccet, (o amelin küfür olduğu) dînde zorunlu olarak bilindiği için zaten ikâme edilmiştir. Bundan dolayı bu gibi kimselerin kâfir olduklarına i'tikâd etmek vâcibtir. Her kim onların kâfir olduklarında şüphe ederse yahut tereddüt ederse, o da Allah azze ve celle'ye kâfir olmuştur. Mes'elenin tekfîr yönü bu şekildedir.

Riddet için uygulanacak had cezasına gelince, onun hakkında Nebî sallallahu aleyhi ve sellem "Her kim dînini değiştirirse onu öldürün." buyurmuştur. Buna binâen âlimler, mürtedin had cezasının onun öldürülmesi olduğunda icmâ etmişlerdir. Ancak küfrü apaçık bir şekilde görülen kimseye riddet haddini uygulamaya gelince, had cezalarını uygulamak insanların yapacağı bir iş değildir. Had cezalarını uygulamak ancak yöneticilerin işidir. Küfre düşen birine riddet haddini uygulamak avamdan hiç kimseye câiz değildir. İster apaçık bir küfür ile kafir olmuş olsun, ve hatta isterse sâhibini küfre soktuğunda icmâ edilen bir küfre düşsün, avamdan hiç kimseye herhangi bir had cezasını uygulamak hiçbir şekilde câiz değildir. Çünkü had cezalarını uygulamak, yöneticilerin yetkisi altındadır. Böylr kimselerin halleri ise had cezalarını uygulamaları için İslâm kadılarına çıkartılır.

Sözlerimin sonunda, Aliyy ve Kadîr olan Allah'tan dînimiz husûsunda bizleri basîretlş kılmasını isterim. Çünkü bugün müslümanlar dînlerinde fitneye düşmeye başladılar, akîdeleri hakkında şüphe etmeye başladılar. Öyle ki, küfre sokan ve İslâm'dan çıkaran amellerden bazıları, farkında olmadıkları bir halde onlardan sadır olabiliyor. Kişi bazen bir kelime söyler ve söylediği o kelime sebebiyle onun küfrüne hükmedilir. Nitekim Allah celle ve alâ şöyle buyurmuştur: "Andolsun ki küfür kelimesini söylediler ve İslâm'a girdikten sonra kâfir oldular." Bir kelime, kişiyi kâfir yapabilir. Bir i'tikâd, kişiyi kâfir yapabilir. Bir fiil, kişiyi kâfir yapabilir. Halbuki bununla kâfir olacağı aklının ucundan bile geçmez.

Aliyy ve Kadîr olan Allah'tan dînimiz konusunda bizi basîretli kılmasını, sevip razı olduğu amellere bizi muvaffak kılmasını ve İslâm'a ve müslümanlara izzet vermesini dilerim. Allahım! İslâm'a ve müslümanlara yardım et. Allahım! İslâm'a ve müslümanlara yardım et. İslâm düşmanlarını sana havale ediyorum. Allahım! Her kim İslâm'a ve müslümanlara tuzak kuruyorsa, sen de ona tuzak kur. Tuzağını kendi boğazına geçir. Şüphesiz ki sen, duâları işiten ve kullarına yakın olansın.