Cevap: Nebî -sallallahu aleyhi ve sellem- namazın kaçırılmasından haber veriyor. Öyle insanlar var ki kalbi gerçekten kas katı kesilmiş. Bu kimesler, namazını kaçırıyor ancak umrunda bile olmuyor. Namaz vakti çıkacak ancak o hala uyuyor. Sanki içinde olduğu bu durum bir musibet ve bela değilmiş gibi davranıyor. Halbuki en büyük musîbet kulun namazını kaçırmasıdır. Yine en büyük bela ve musibet kişinin imâmla beraber iftitah tekbîrini kaçırmasıdır.
Çünkü ey kardeşlerim! Bu, şeytanın kişiyi yoldan çıkarıcı adımlarıdır. Nitekim Nebî sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmaktadır: "Bir topluluk birinci safa gecikme hususun ısrarcı olduğu müddetçe Allâh onları daha çok geciktirir."
Bu durumda, seni namazı terk etmeye götüren asıl etken kendi nefsindir.
Eğer namaza çabuk, atılgan ve hızlı gidenlerden isen muhakkak ki sen Allâh'ın izniyle hiçbir namazı kaçırmasın ve bu hususta gevşek davranmazsın. Ancak eğer bu hususta gevşek ve tembel davranırsan, ilk önce ezân okunduğunda gitme hususunda gevşek davranırsın, daha sonra kamet getirildiği vakit camiye girersin, daha sonraki gün iftitah tekbîrinde yetişirsin, daha sonraki gün ikinci rekata yetişirsin, bu şekilde gün geçtikçe gerisin geri gidersin ve en sonunda bir de bakmışsın namazı tamamen terketmişsin.
Çünkü bu kimse vacîb olan ilk cemâati kaçırıp namazı ikinci cemaatle ile kılıyor. Sonra ikinci cemâati kaçırıp evinde kılıyor. Evde ise namazı diğer namazın ezân vakti girmesine çok az kala kılıyor. Hatta belki de namazları cem etmeye başlıyor. Ve en sonunda belki de -Allâh'tan selâmet ve âfiyet diliyoruz- namazı tamamen bırakmış oluyor.
Nebî sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmaktadır: "Kim ikindi namazını kaçırırsa âilesini ve malını kaybetmiş gibi olur."
Ey müslümân! İyice tasavvur et! Yolculuktan eve dönüyorsun bir bakmışsın hanımın ölmüş, çocukların ölmüş ve evin de komple yanıp kül olmuş. Şimdi bunlar başına gelmiş olsa bu musîbet kalbine ne kadar dokunur ve ne kadar ağır gelir? Bu musibetin etkisi gerçektende çok büyük olur. Evine dönüyorsun, hanım ölmüş, çocuklar ölmüş ve ev tamamen yanıp kül olmuş. Hiç şüphe yok ki bu yük sana çok ağır gelir.
İşte bu yüzden ikindi namazını kaçırmadan dolayı doğan musîbet bu müslümânın kalbinde duyduğu etkiden daha şiddetlidir. Nitekim Nebî sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmaktadır: "Kim ikindi namazını kaçırırsa âilesini ve malını kaybetmiş gibi olur."
Bu yüzden -Allâh sizi mübârek kılsın- müslümânın Allâh'tan korkması ve Allâh'ın kendisini üzerlerine sorumlu kıldığı kadın ve çocuklarına namazı emretmesi vacîbtir.
Zira Yüce Allâh şöyle buyurmaktadır: "(İsmâil) Âilesine namazı ve zekâtı emrederdi." (Meryem, 55)
Âilenize ve çocuklarınıza namazı emredin. Ve Allâh'tan yardım isteyin.
Yüce Allâh şöyle buyurmaktadır: "İyilik ve takvâ hususunda yardımlaşın, günah ve haksızlık hususunda yardımlaşmayın." (Mâide, 2)