Cevap: Bu mesele, yani alkolün necis olması meselesi; eğer necis olması ile manevi necaset kastediliyorsa, alimler bu konuda icma etmişlerdir. Alkol, şeytanın amellerinden necis ve habis bir şeydir.
Eğer hissi necaset kastediliyorsa, dört mezhep ve ümmetin geneli, alkolün kaçınılması gereken, bedende ve elbisede değdiği yerin yıkanması gereken bir necaset olduğu görüşündedir. İlim ehlinden bazıları ise, alkolün hissi necaset olmadığı, alkoldeki necasetin manevi ve ameli bir necaset olduğu yönünde kanaat belirtmişlerdir.
Alkolün hem hisse hemde manevi bir necaset olduğunu söyleyenler delil olarak yüce Allah'ın şu buyruğunu getirmektedir: "Ey iman edenler; içki, kumar, dikili putlar ve fal okları şeytanın amelinden olan pis işlerdir. Öyleyse derhal onlardan kaçının ki, kurtuluşa eresiniz." (Maide,90)
Allah Teala'nın şu buyruğuna göre de, ayette geçen pis işler/rics, necis demektir:"De ki bana vahyedilenler içinde leş, fışkıran kan ve domuz eti dışında yemesi haram olan başka şeyler bulmuyorum. Zira bunlar pis/ricstir."
Aynı şekilde Enes hadisine göre, Nebi sallallahu aleyhinde sellem Ebu Talha'ya şöyle nida etmesini emretmiştir: "Allah ve Rasulü evcil eşeklerin etlerini yasaklıyor. Zira o pis/ricstir." Bu ayet be hadiste geçen pis/rics ifadesi hissi necaset anlamına gelmektedir.
Öyleyse içki ayetinde de aynı anlama gelir demektedirler. Alkolün hissi olarak tahir olduğunu yani onda ki necasetin manevi bir necaset olduğunu söyleyenler ise, diyorlar ki: Allah subhanehu, Maide suresindeki içki ayetinde geçen pis/rics ifadesini "şeytanın amelinden olan pis işler" diyerek kayıtlandırmıştır.
Ayette geçen "İçki, kumar, dikili putlar ve fal okları" ifadesinin de delaletiyle, burada ki "pis işler" aynı ve zati değil, ameli olan pis işlerdir.
Bilindiği üzere kumar, dikili putlar ve fal oklarının necaseti, hissi bir necaset değildir. Bu dört şeyin yani içki, kumar, dikili putlar ve fal oklarının bir tek vasıf altında birleştiği bu durumda asıl olan, hepsinin aynı vasfı taşıyor olmasıdır. Eğer diğer üçündeki necaset manevi ise, içkinin necaseti de manevi olmalıdır. Zira o da şeytanın işlerindendir.
Ayrıca diyorlar ki: içkinin haramlığı indirildiğinde müslümanların ellerindeki içkileri çarşılarda döktükleri sabit olmuştur. Eğer necis olsaydı çarşılarda dökmeleri caiz olmazdı. Zira çarşıların necasete bulaşması, caiz olmayan haram bir iştir.
Yine diyorlar ki: içki haram kılındığı zaman Nebi sallallahu aleyhi ve sellem içki kaplarını yıkamayı emretmemiştir. Eğer necis olsaydı eşek etleri haram edildiğinde olduğu gibi, kapların yıkanmasını da emrederdi.
Yine diyorlar ki: Sahih-i Müslîm de sabit olduğuna göre bir adam Nebi sallallahu aleyhi sellem'e bir kırba içki getirdi ve ona hediye etti. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem: "Bunun haram kılındığını bilmedin mi?" dedi. Sonra bir adam ona gizlice bir şeyler söyledi ona ne söyledin? deyince satmasını söyledim, dedi. Nebi sallallahu aleyhi ve sellem: Allah bir şeyi haram kıldığı zaman, ondan elde edilecek geliri de haram kılar dedi. Adam da kırbanın ağzını açarak içkiyi döktü. Nebi sallallahu aleyhi ve sellem ona ne kırmasını yıkamayı emretti ne de onu oraya dökmekten nehyetti. Diyorlar ki: bu, alkolün hissi olarak necis olmadığına delalet eder.
Ayrıca diyorlar ki: necis olduğuna dair açıl bir delil bulununcaya kadar, eşya da asıl olan taharettir. Alkolün necis olduğuna dair açık bir delil olmadığına göre bu asıl sebebiyle tâhirdir. Ancak ameli ve manevi bakımdan pistir. Bunlara binaen, kolonya ve benzerleri hakkında diyoruz ki bunlar necis değildirler. Zira delillerini zikrettiğimiz bu kavle göre, alkolün kendisi necis değildir. Dolayısıyla kolonya ve benzerleri de necis olmazlar. Necis olmadığına göre, elbiseyi ondan temizlemek de gerekmez. Geriye şu hususa bakmak kalır, insanın koku sürünür gibi kolonyayı kullanması helal midir? Yoksa haram mıdır? Bir bakalım. Allah içki hakkında "ondan kaçının" buyurmaktadır.
Bu, mutlak bir kaçınmadır. İçmekten, kullanmaktan veya benzer bir şeyden dememiş mutlak olarak kaçınmayı emretmiştir. Bu, insanın koku olarak kullanmasını da kapsar mı, yoksa emredilen kaçınma, hükmün kendisine bağlandığı illet olan içmekten kaçınma mıdır?
Zira Allah bu illeti beyan ederek şöyle demiştir: "Şeytan içki ve kumarla aranızda nefret ve düşmanlık çıkarmak istiyor. Sizi Allah'ı anmaktan ve namazdan alıkoymak istiyor." Bu illet de, içme dışındaki kullanımlarda söz konusu olmaz. Ancak diyoruz ki: insan için en ihtiyatlı olan, koku sürünmek için bile olsa bundan kaçınıp uzak durmaktır. Zira ihtiyatlı olan ve insanın zimmetini daha beri tutan budur. Fakat bu kokulara bir daha dönüp bakalım. Bunlardaki alkol oranı sarhoşluk verecek kadar mıdır, yoksa sarhoşluk vermeyecek kadar az mıdır? Çünkü ortaya çıkmazsa bu, o karışımın haram olmasını gerektirmez.
Eğer ortaya çıkmıyorsa, hüküm oluşmaz. Hükmü gerektiren şey onun illetidir. İllet ortadan kalkarsa hükümde kalkar eğer karışan şey karışıma tesir etmiyorsa karışınanın bir etkisi yoktur demektir ki bu durumda o şey mübah olur. Kolonya ve diğerlerinde az bir oranda bulunun alkol, örneğin insan çokça içtiği zaman bile sarhoş etmiyorsa içki olmaz. Dolayısıyla onun hakkında içki hükmüde sabit olmaz. Nasıl ki suyun içine bir damla idrar düştüğü zaman onu değiştirmediği sürece su temiz oluyorsa aynı şekilde bir damla içki bir şeyin içine düşse ve bu şey ondan etkilenmese bu şey içki olmaz. İlim ehli sarhoşun haddi meselesinde bu konuyu nass etmiştir. Burada, bazı ilim talebelerinin karıştırdığı bir meseleyede tenbihte bulunmak istiyorum. Zannediyorlar ki: Nebi sallallahu aleyhi ve sellem'in "çoğu sarhoş edenim azı da haramdır" hadisinin anlamı az bir içki çok olan başka bir şeye karıştığı zaman o da haram olur demektir. Oysa hadisin anlamı bu değildir.
Hadisin anlamı şudur: bir şey çok içilmedikçe sarhoş etmiyorsa bile, sarhoş etmeyenin azı da haram olur. Mesela farzedelim ki, bir içecekten on şişe içilince sarhoş ediyor ama bir şişe içince sarhoş etmiyor. İşte bu bir şişe seni sarhoş etmese bile haramdır. Çoğu sarhoş edenin azı da haramdır bu demektir. Zira sarhoşluk veren bir şeyin içine karışır da tesiri ortaya çıkmazsa, haram hükmünün kendisine bağlandığı illeti ortada olmadığından dolayı helal olur. Buna dikkat çekmek gerekir. Fakat bütün bunlarla beraber ben bu kokuları ve kolonyayı kullanmıyorum. Onları yasaklamıyorum da. Ancak başımıza yaralanma ve benzeri bir şey geldiğin de, buna ihtiyacımız olduğu zaman kullanıyoruz. Çünkü hükmün müştebih olması durumunda, hacete binaen müştebih olan hüküm ortadan kalkar. Zira hacet onu yapmaya itmekte, iştibah da vera ve ihtiyat babında terketmeye yöneltmektedir. İnsanın yasak ve haram olduğuna kesin kanaat getirmediği bir şeyi ona ihtiyaç duyduğu zaman kendisine haram etmesi doğru değildir. İlim ehli bu kaideyi zikretmişleridir. Müştebih olan şeye ihtiyaç duyulduğunda, iştihabın hükmü ortadan kalkar.