Cevap: İnsanlar ya müslümandırlar ya da kâfir. Kim Allah'tan başka hak ilâh olmadığına ve Muhammed'in de Allah'ın rasûlü olduğuna hakkıyla şehâdet ederse müslümandır. Kim de şehâdet etmez ise kâfirdir. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'in gönderilmesi ile beraber artık hiç kimseden İslâm'dan başkası kabul edilmez.
İsâ aleyhisselâm da âhir zamanda indiğinde -Nebî sallallahu aleyhi ve sellem'in pek çok sahîh hadîste haber verdiği gibi- hiç kimseden İslam'dan başkasını kabûl etmeyecek. 'Diğeri' kelimesi yumuşak bir kelimedir demiyorum ama sanki bu kelimede, müslümanın gayrimüslimleri lâyık oldukları isimler ile isimlendirmesinden utandığı seziliyor. Müslüman i'tikâd eder ki gerçek dîn İslâm'dır. İslâm'ı dîn edinmeyen ise kâfirdir.
Peki neden kâfirden bahsederken 'diğeri' diyor?! Müsâmaha ancak şu şekilde olur: Dînlerinden zorla döndürülmezler, kiliseleri ve ma'bedleri yok edilmez, dîne girmeleri için fitneye uğratılıp zorlanmazlar. Onlara, Sahâbenin, Emevî devletinin, Abbâsî devletinin, Endülüs'teki Emevî devletinin İslâmî hükmün çatısı altında yaşayanlara yaptıkları şekilde muâmele edilir. Ne dînlerinden zorla döndürülürler, ne mallarında zulme uğratılırlar ne de kanları dökülür.
İşte tüm bu ameller Allah azze ve celle'nin kitâbındaki onlara karşı olan acıma ve Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem'in sünneti ile amel etmektir.