«15/150»
«Kadın, kocasının yatağını mazeretsiz terk ederek sabahlarsa, melekler sabaha kadar o kadına lânet ederler.» (Müslim)
Sakalın Ölçüsü Nedir? Kesmek veya Kısaltmak Günah mıdır?

Allâme İmâm Abdulazîz b. Bâz rahimehullah'a soruldu:

Soru: Sakalın uzunluğu hakkında sünnet nedir? Buna dâir delîl nedir? Sakalını kısaltana günahkâr olarak mı i'tibâr edilir? Bu günah büyük günahlardan mıdır yoksa küçük günah mıdır? Bütün açık seçikliği ile bu konudaki değerlendirmeniz nedir? Cezâkumullahu hayran.

Cevap: Sakalın salıverilip olduğu hâl üzere bırakması vâciptir. Âlimlerin iki görüşünden daha doğru olan sakalın bir sınırının olmadığıdır. Bilakis vâcip olan sakalın salıverilmesi, olduğu hâl üzere bırakılması ve uzatılmasıdır. Nitekim Sahîhayn'da Nebî sallallahu aleyhi ve sellem'in şöyle buyurduğu sâbit olmuştur: 'Bıyıkları kesin, sakalı affedin/salıverin (وأعفو), müşriklere muhâlefet edin.' Diğer bir lafız şöyledir: 'Bıyıkları kesin, sakalı salıverin (ووفروا), müşriklere muhâlefet edin' Sahîh-i Müslim'de de Ebû Hurayra radıyallahu anh'den Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'in şöyle buyurduğu geçmektedir: 'Bıyıkları kısaltın, sakala izin verip terk edin (وأرخوا), mecûsîlere muhâlefet edin.'

Görüldüğü gibi Nebî sallallahu aleyhi ve sellem herhangi bir sınır belirlememiştir. Bu da sakalı terk etmenin ve salıvermenin vâcipliğine ve kısaltmamak gerektiğine delâlet eder. Ne kısaltılması ne de kesilmesi câiz değildir. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'den sâbit olan bu hadîsler ile amel edilerek çok da uzasa kısaltılmaz ve kesilmez.

Çünkü bunda şirk ehline muhâlefet ve kadınlara benzemekten uzaklaşma vardır. Tirmizî rahimehullah'ın Ebu Hurayra radıyallahu anh'den rivâyet ettiği, Nebî sallallahu aleyhi ve sellem'in sakalının boyundan ve eninden aldığına dâir hadîse gelince, ilim ehli yanında bu hadîs sahîh değildir. Senedinde yalancılıkla suçlanmış olan 'Umer b. Hârûn el-Belhî vardır. O hâlde bu, Nebî sallallahu aleyhi ve sellem'den sahîh olarak gelmemiş bâtıl bir hadîstir. Bâtıl olmasıyla birlikte zikrettiğimiz sahîh hadîslere de muhâliftir.

Bu rivâyeti delîl olarak değerlendirmek ve ona i'timâd etmek câiz değildir. İbn 'Umer radıyallahu anhumâ'nın hacc ve umre esnâsında sakalının boyundan bir kabzadan fazlasını kesmesine gelince, o bunu Yüce Allah'ın: 'Sonra kirlerini gidersinler!' (Hac, 29) âyetinin tefsîri olarak yapmıştır. Bu onun şahsî reyi ve ictihâdıdır. Hac ve umrede sakalını kabzasıyla tutar, kabzanın alt tarafından çıkan kısmı keserdi. Bunun söz konusu âyetin tefsîri olduğu görüşünde idi. Hâlbuki bu doğru değildir. Çünkü bu, sahîh hadîslere muhâliftir. İbn 'Umer radıyalahu anh'ı Allah mağfiret etsin… Bu, onun bu konudaki ictihadı idi. Nebî sallallahu aleyhi ve sellem'in sözüne ve sünnetine dayanmak gerekir. Nebî sallallahu aleyhi ve sellem'in sünneti ile çelişen şeye i'tibâr edilmez. Bu konuda, ictihâd etti ve hata etti, Allah onu affetsin denilir.

Soru: Muhterem hocam, sakaldan almak, kesmek veya kısaltmak küçük günah olarak mı büyük günah olarak mı değerlendirilir?

Cevap: Bu Allah azze ve celle'ye karşı günah işlemektir. Ancak büyük günah olması tartışmalıdır. Bu Allah'ın haram kıldığı ve Nebî sallallahu aleyhi ve sellem'in yasakladığı günahlardan biridir. Büyük günahlardan biri olmasına gelince, evet bu söylenmiştir. Çünkü bu, şirk ehline benzemektir. Nebî sallallahu aleyhi ve sellem de şöyle buyurmuştur: 'Kim bir kavme benzerse, o da onlardandır.' Bu büyük bir tehdittir.

Küçük günah olduğu da söylenmiştir. Çünkü bu konuda herhangi bir tehdit ve lanet vârid olmamıştır. Ulemâya göre büyük günah, hakkında azâb tehdidi veya lanet vârid olan ya da dünyada şer'î cezası bulunan günahlardır. Özet olarak büyük günah olması da küçük günah olması da muhtemeldir. Büyük günah olmasını gerektiren -bildiğim kadarıyla- açık seçik bir delîl yoktur. İster büyük günah olsun, ister küçük günah olsun her hâlükârda Allah'a ve Rasûlü'ne itaat etmek, Allah'a isyan etmekten sakınmak gerekir.