Cevap: Ummu Selleme radiyallahu anhâ'dan rivâyet edildiğine göre Nebî sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: "Zilhicce'nin ilk on günü girdiğinde eğer sizden biriniz kurbân kesmek isterse kıllarından ve tırnaklarından olacak bir şey almasın." Bu hadîsi Muslim Sahîh'inde tahrîc etmiştir. Sahîh bir hadîstir.
Bu hadîste, kurbân kesecek kişinin kıllarını ve tırnaklarını kesmesi nehyedilmiştir. Nehyin zâhiri bu şeyin harâm olmasını gerektirir. Her kim kurbân kesmeye niyyet ederse kurbânı kesilinceye kadar kıllarından ve tırnaklarından bir şey alamaz. Kurbân kesen kişiden maksâd, kesme işini üstlenen değil, o kurbânın ücretini ödeyen kişidir.
Çünkü kurbânın parasını ödeyen ile hayvanı kesenin farklı kişiler olması mümkündür. Kıllarından ve tırnaklarından bir şey almayacak olan kişi işte bu parayı verendir. Kurbân kesen kişi ile murâd olunan bu kimsedir. Ayrıca râcih olan kavle göre kendisi için kurbân kesilen kişi de bu hükme dâhil değildir. Çünkü Nebî sallallahu aleyhi ve sellem: "Kurbân kesmek isterse" dedi, "Kendisi için kurbân kesilen" demedi.
İlim ehlinden pek çok muhakkik tarafından tercîh edilen görüş budur. Bu hüküm kurbân kesecek kişiye hâstır, kendi adına kurbân kesilecek olan buna dâhil değildir. Meselâ evin reisi hem kendi adına hem de ev halkı ve evlatları adına kurbân kesmek isterse, bu hüküm yalnızca evin reisi için geçerli olup âilesi ve evlatları buna dahil değildir. Onlar kıllarından ve tırnaklarından alabilirler. Bunları kesmesi yasak olan kişi kurbânın parasını vermiş olan evin reisidir.