Bu soruyla ilgili konuşmaya geçmeden önce Allah azze ve celle'nin yaratmasına ve şerîat koymasına taalluk eden şeyler hakkındaki genel bir kâideye dikkat çekmek istiyorum.
Bu kâidenin Yüce Allah'ın şu buyruklarından alınmıştır: 'O alîmdir, hakîmdir.' (Tahrîm: 2). 'Şüphesiz Allah ilim ve hikmet sahibidir.' (Nisâ:11)
Gerek bu âyetler gerek bunlardan başka pek çok âyet, yaratmasına ve şerîatına yani kevnî hükümlerine ve şer'î hükümlerine taalluk eden şeyler hususunda Allah azze ve celle'nin hikmetini isbât etmektedir. Şüphesiz ki her ne yaratmış ise mutlaka bir hikmeti vardır. Bir şeyi var etmesi ya da yok etmesi arasında fark yoktur. Her iki yaratmasında da hikmet vardır. Yine, her neyi şerîat olarak koymuşsa onda da mutlaka bir hikmet vardır. Bir şeyi vâcib kılması veya haram kılması veya mubah kılması arasında fark yoktur. Hepsi mutlaka bir hikmete mebnîdir. Ancak O'nun kevnî ve şer'î hükümlerinin içerdiği bu hikmetler bizim için bazen malum, bazen de meçhul olur. Bazen de Allah'ın kendilerine verdiği ilim ve anlayışa göre bazı kimselere malum, bazı kimselere meçhul kalır.
Bu husus anlaşıldıysa deriz ki, Allah subhânehu ve teâlâ insanları ve cinleri de büyük bir hikmet ve övgüye değer bir gaye için yaratmıştır. Bu hikmet ve gaye O'na ibâdet etmektir. Nitekim Allah tebâreke ve teâlâ şöyle buyurmaktadır: 'Cinleri ve insanları, bana ibâdetten başka bir şey için yaratmadım.' (Zâriyât: 56) 'Sizi sadece boş yere yarattığımızı ve hakikaten bize geri getirilmeyeceğinizi mi sandınız?' (Mü'minûn: 115) 'İnsan, kendisinin başıboş bırakılacağını mı sanır!' (Kıyâmet: 36). Bu ve benzeri âyetler, Allah teâlâ'nın insanları ve cinleri yaratmasındaki en büyük hikmetin O'na ibâdet etmek olduğuna delâlet etmektedir. İbâdet, 'O'nun şerîatında sâbit olan şekil üzere, emirlerini işleyerek ve yasaklarından kaçınarak muhabbet ve ta'zim ile Allah azze ve celle'nin önünde küçülmek, alçalmak ve eğilmektir.' Allah teâlâ şöyle buyurmaktadır: 'Hâlbuki onlara, dîni yalnız O'na has kılan hanîfler olarak Allah'a ibâdet etmelerinden başka bir şey emrolunmamıştı.' (Beyyine: 5) Cinlerin ve insanların yaratılmasındaki hikmet işte budur. Buna göre kim Rabbine karşı gelerek O'na ibâdet etmekten kibirlenirse, Allah'ın kullarını kendisi için yarattığı bu hikmeti, bir kenara atmış olur. Onun bu yaptığı, Allah'ın yarattığı şeyleri boş ve anlamsız yere yarattığına şahitlik etmek demektir. Bunu açıkça söylemese de inatçılığı ve büyüklenerek Rabbine ibâdet ve tââtten yüz çevirmesi bu anlama gelir.